Estetik; diş hekimliğinde her geçen gün artan bir istek haline gelmekte, diş hekimlerine başvuran hastaların büyük çoğunluğu hangi tedavi yapılırsa yapılsın estetiği de ön planda tutarak sonuç almak istemektedir.
Estetiğin tıbbın her alanında artması diş hekimliğinde de kullanılan materyallerin değişmesine, çeşitlenmesine yol açmıştır.
Günümüzde lamine porselenler, zirkon porselenler, imax ve empresler hep bu amaç doğrusunda hastalara uygulanmaktadır.
Ancak öncelikle dişlere zarar vermeden, dişlerden hiçbir aşındırma yapmadan ve eğer dişlerde sağlık ve estetik olarak renk dışında bir problem yaşanmıyorsa önerilecek tek tedavi beyazlatma olacaktır.
Beyazlatma tedavisi klinik ortamda diş hekimi tarafından lazerle genellikle tek seansda ve dişlerin rengini dişe zarar vermeden ağartma tedavisine verilen isimdir.
Dişler yediğimiz gıdalar ve koyu renk içeceklerle, sigara gibi dişin rengini bozan maddeler sayesinde zaman içinde sararacaktır. Ayrıca zaman içinde dişlerde aşınmalar ve dişe dışarıdan gelen etkiler de zaman içinde dişin rengini olumsuz yönde etkileyecektir.
Bu tip etkilere maruz kalmış dişlerde eğer kişi diş gelişimini tamamlamışsa beyazlatma tedavisi rahatlıkla uygulanabilir.
Ana olarak beyazlatma 2 şekilde uygulanabilir.
OFİS TİPİ BEYAZLATMA:
Bu tip beyazlatma şekli muayenehane ortamında diş hekimi tarafından uygulanmaktadır.
Yaklaşık 40-50dakika içinde tedavi tamamlanacaktır. Dişlerin ve diş etlerinin sağlıklı olması halinde tedaviye başlanabilir. Eğer diş taşı varsa ve diş eti hastalıklı bir durumdaysa önce bunların tedavi edilmesi daha sonra beyazlatma tedavisine geçilmesi gerekmektedir. Dişler temizlendikten sonra diş etleri de uygun ve kanamasız bir görüntüdeyse işleme başlanır.
Önce diş etleri özel bir malzeme ile koruma altına alınır. Çünkü dişleri beyazlatan jeller asidik bir ortam hazırlayıp diş etlerine zarar verebilir. Diş etleri koruma altına alındıktan sonra beyazlatma tedavisi için gerekli olan hidrojen peroksit veya karbamit peroksit içeren jeller diş minelerinin üzerine sürülür.
Bu jeller sadece diş minesinin üzerine sürülmelidir. Eğer mine aşınmaları varsa veya dentin adını verilen doku açığa çıkmışsa bu jeller bu dokulara sürülmemelidir. Hem dentin dokusuna zarar verebilir hem de arzu edilen beyazlama gerçekleşmez.
Diş minesine sürülen beyazlatma jelleri lazerle aktive edilerek hem dişin daha beyazlaması sağlanır, hem de kalıcılık etkisi arttırılmaya çalışılır.
Tedavi sonrası jeller temizlenir. Diş eti koruyucuları çıkarılır ve 6-8 ton dişlerin beyazladığı görülecektir.
EV TİPİ BEYAZLATMA:
Ev tipi beyazlatma için yine dişlerin temiz ve diş etlerinin sağlıklı olması çok önemlidir. Önce dişler ve diş etleri sağlıklı hale getirilir. Hastadan alt ve üst çenesinden ölçüler alınır. Alınan bu ölçüler için plaklar hazırlanır. Kişiye özgü hazırlanan bu plaklar için konsantrasyonu azaltılmış hidrojen peroksit jeller hastaya verilir. Hasta bu plaklar içine dişin ön yüzüne gelecek şekilde jellerden nohut tanesi oranında jel bırakır. Beyazlatma etkisine göre jel azaltılıp arttırılabilir. Tüm gece plak ağızda kalarak uyumalı ve plak sabah çıkarılmalıdır. 2 hafta sonra beyazlama etkisi ortaya çıkacak ve arzu edilen renge kavuşulacaktır.
Diş minesi ne kadar kalın ve ne kadar yoğunsa, dişlerin beyazlaması o kadar fazla olacaktır. İnce minelerde alttaki dentin dokusu yoğun ve sarı renkte olduğu için beyazlatma etkisi daha az olacaktır.
Ofis tipi beyazlatma sonrası aynı gün içinde hasta biraz hassasiyet hissedebilir. Ertesi gün hassasiyet kalmayacaktır. Her iki beyazlatma türündeki tedavinin kalıcı olabilmesi için çay, kahve, vişne suyu gibi koyu renk içecekler tüketilmemelidir. Çünkü hastanın tedavisi sonrasında da beyazlatma devam etmektedir. Bu yüzden bu tür yiyecek ve içecekler dişlerin renginin koyulaşmasına sebep olabilir.
Her sene beyazlatma tedavisi yenilenerek daha kalıcı beyaz dişlere sahip olmak mümkündür.